TAKIM: Tubiflorales
FAMiLYA: Lamiaceae
CiNS: Melissa
TÜR:
Melissa Officinalis (Adi
Oğulotu, Oğulotu, Kovanotu, Melissa, Limonotu, Acem, Turincin)
KÖKENi VE YAYILIġI:
Akdeniz bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde doğal yetişir. ispanya ve Doğu Avrupa ülkelerinde kültürü yapılır. Yabani
formları bütün Akdeniz ülkelerinde ve güney Alplerde bulunmaktadır. 10.
Yüzyılda araplar, kalp kuvvetlendirici, kişi gücünü artırıcı olarak kullanmıştır ve melankoliye iyi geldiği bildirilmiştir. Ancak
20. Yüzyıl başlarında bu bitkinin özelliği ortaya çıkmıştır.
Alttür ve varyeteleri ılıman
iklimlerde yabani olarak veya Akdeniz ülkeleri ve K.Amerika’da kültür bitkisi
olarak yetişmektedir. Tohum ayırma ve çelikle üretilir. Yayıldığı ülkeler; Fransa, Bulgaristan, Almanya, Romanya’dır. Ülkemizde ise istanbul,
Bursa, Ege ve Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir.
BiTKiSEL
ÖZELLiKLERi:
Çok yıllık otsu bir bitkidir. Çok lifli, rengi beyazımsıdan açık kahverengiye kadar değişen ve çok sayıda yan
kökleri kapsayan bir köke sahiptir. Sapı dik ve yarı dik olup 60-100 cm kadar boylanır. Enine kesiti 4 köşeli olup
üzeri tüylüdür. Yaprakları dekussat dizilişi olup 1,5- 3,5 cm uzunluğundaki bir sap ile gövdeye bağlanır. Yaprakları oval veya kalp şeklinde
olup uç kısmı sivridir.
Yaprak 2,8 cm boyunda, 1. 5-5 cm
genişliğinde ve kenarları dişlidir. Genellikle alt yapraklar, üst yapraklardan büyüktür. Alt yüzü çıplak, üst yüzü ise genellikle fırça tüylerle kaplıdır.
Yaprağın
enine kesitinde üst üste epidermis onun altında, palizat
tabakası, sonra gevşek yapılı paranşim (sünger) tabakası, en altta ise epidermis
bulunur. Epidermis hücreleri, yaprak üst yüzeyinde,
alt
yüzeyinden daha kuvvetlidir.
Her iki yüzeyde de çok sayıda tek hücreli
konimsi tüyler bulunur.
Özellikle damarlar üzerinde uzun ve 3-5 hücreli
tüyler vardır. Druze tüylerinin 3 farklı tipi bulunur. Bunlara göre yapraklardaki yağ oranı değişebilir. Bu formlar:
·
Kısa Saplı, Genellikle
Tek Hücreli Tüyler.
·
Uzun Saplı
Ve Büyük Hücreli
Tüyler.
·
Karakteristik
Druze Tüyleri Topluluğu Olduğu Bilinir.
Oğulotu'nun
çiçekleri
oldukça küçük,
sarımtrak, beyaz veya pembe renkte
yapraklar hizasında 6-12'si bir arada halka halinde dizilmişlerdir. Çanak yaprakların 2 dudaklı, üst tarafının düz ve 3 dişli,
taç yapraklarının 2 dudaklı olduğu ve 4 erkek organın bulunduğu, kokusunun
hoş, limonlu ve tadının acı olduğu bildirilmektedir. Çiçeklerin sap
uçlarında küme halinde bulunduğunu,
renklerinin mavimsi beyaz, açık
leylak veya sarımsı beyaz olabildiğini, erdişi çiçekler yanında yalnız dişi veya yalnız erkek çiçeklerin bulunabileceğini belirtmektedir.
Tohumlarının ortalama bin
dane ağırlığı
0,620 gr'dır. Tohumlarının çimlenme
kabiliyetinin % 70'den çok
ve safiyetinin % 95 olması istenir. Çimlenme kabiliyetini
2-3 yıl devam ettirebilir.
FAYDALANMA YÖNLERi:
Faydalanma yönleri, daha çok Avrupa'da bilinir. Az miktarlarda özel yemeklerde kullanılır. Çorba, salata,
et, sebze, yumurta,
peynir, tatlı ve içeceklerde kullanılır. Gıda
sanayinde baharat halinde ekstrakt veya uçucu
yağı likör, alkolsüz
içecek, fırın ürünleri, dondurma ve şekerlemelerde kullanılır.
Gıda sanayi dışında parfümeri, kozmetik
sanayinde, eczacılıkta
kullanılır. Ayrıca çay olarakta tüketilir.
Bitkinin yaprakları, çiçekli
dalları kullanılır. Çiçek açma
mevsiminde toplanır ve gölgede kurutulur. Midevi,
teskin edici, ferahlatıcı olarak infüzyon
%1)
halinde kullanılır.
Kullanımı sırasında taze olanı tercih edilmektedir. Eskiden beri halk hekimliğinde gaz çıkartıcı, ateş düşürücü, sinirleri yatıştırıcı, kuvvetlendirici, olarak kullanıldığı ve 2 gr. Oğulotu yağının yorgunluk
giderici, uyku getirici, tansiyon düşürücü, nabız atışlarını yavaşlatıcı ve nefes darlığına da kullanıldığı belirtilmektedir.
Oğulotunun suyu,
damıtıcı olarak elde edilirse daha çok etkili
olduğu belirtilmektedir.
Oğulotundan elde edilen suyun bir damlasında
bulunan kuvvet, tazesinden kaynatılarak elde edilen 25 gr'da bulunmadığı,
bu nedenle kalp rahatsızlıklarının en
büyük
ilacı
olduğu, kalp çarpıntısını ve nefes
darlığını giderdiği,
zekayı
arttırdığı, insanlardaki korkuyu izole
ettiği
ve
daha birçok rahatsızlığa iyi geldiği
bildirilmektedir.
Oğulotu yağı, eczacılıkta
"melissa ruhu" olarak bilinir. Birçok sinir, mide, kalp ilaçlarının yapımında
kullanılmakta, astım ve başağrısına, bağırsak sancılarına çok iyi geldiği belirtilmektedir.
YETiġTiRiLMESi
iKLiM VE TOPRAK iSTEKLERi: Fazla kuru olmayan, sıcak ve güneşli yerleri sevdiği besin maddelerince zengin olan kumlu- tınlı topraklarda iyi yetiştiği; belirli ölçüde gölgeye dayanıklı olduğu, fazla rutubetli ve gölgeli yerlerde, özellikle
kaliteli drogları elde etme imkanı
bulunmadığı belirtilmektedir.
EKiM- DiKiM: Oğulotunun
yetiştirilmesinin, başlıca üç yöntemle
yapılabileceği bildirilir.
A-) VEJETATiF ORGANLARLA YAPILAN ÜRETiM:
Bitkinin
toprak üstü veya toprak
altı organlarından yararlanılır.
Toprak
üstü organlarından koltuk altı
sürgünleri alınır.
Özellikle yaşlanmış
bitkilerde ilkbaharda sürgünler biraz uzayınca bunlardan alınarak yeni
üretim yapılır. Toprakaltı organlarından yararlanılacak
ise sonbaharda veya ilkbaharda çok erken devrede söküm yapılarak
istenilen sıra arası
mesafede dikimler yapılır.
B-) Yastıklarda fidelerin yetiştirilmesi ve bunların tarlaya şaşırtılması:
Bunun için 50-80 gr 12-15 m 'lik yere ekilir.
Bundan elde
edilecek fide, 1 dekarlık
alan için yeterlidir.
Yastıklara ekimi yapılan tohumlar
3-4 hafta sonra çimlenir.
Yeterince büyüyüp
dikilecek duruma geldiğinde
tarlaya şaşırtma işlemi, sonbaharda ve ilkbaharda yapılır.
ġaşırtma, eğer sonbaharda yapılacak olursa,
yastıklara tohumların
temmuz - ağustos aylarında ekimleri gereklidir. Genç bitkiler, donlara hassas olduklarından, sonbaharda şaşırtma yapıldıktan sonra bitkilerin üzerlerinin, tahıl saplarıyla örtülmesi tavsiye
edilir. ġaşırtma ilkbaharda yapılacaksa yastıklara
ekim, kış aylarında yapılır. Daha canlı fideler elde etmek
için yastıklardan başka bir yastığa şaşırtma yapılır. Bir müddet bekletildikten sonra
oradan tarlaya şaşırtılır.
Tarlaya dikimde
sıra arsı veya sıra üzeri mesafeleri, oğulotunun
büyüme tipine
göre değişmektedir. Yatık
büyüyenler, 50
x 40 cm; dik büyüyenler ise 40
x 30 cm.
Aralıklarla dikimleri yapılmaktadır.
C-) Doğrudan
doğruya tarlaya ekim: bu
yöntem,yaygın
olmadığı gibi literatürlerde de pek rastlanmamaktadır. Ancak, Bornova ve menemen ekolojik şartlarında yapılan uygulamalarda, tohumları
erken sonbaharda tarlaya ekmekte
de üretim yapabilme imkanı olduğu anlaşılmıştır. Fakat bu yöntem üzerinde
daha detaylı çalışmaların yapılabilmesi
sıra arsı mesafeleri, atılacak tohum miktarı ve en önemlisi
ekim zamanının tam olarak belirtilmesi gerekir.
BAKIM:
En önemli bakım işi, yabancı ot çapası ve ot almadır. Bu işlemler özellikle
bitkinin ilk gelişme
öneminde önemlidir. Nem ve sıcaklık uygun olduğu taktirde kısa zamanda hızla büyür ve toprak yüzeyini kaplar
Ege bölgesinde ise çapa ve sulama, mutlaka
gerekir. Sulama işlemi ise fideler büyümeye başladığında ya da biçimden sonra yapılmalıdır. ilk çapadan sonra, bitkiler toprak yüzeyini kaplamadan önce ikinci çapanın
yapılması gerekir. Sulamanın sıklığı, yetiştirildiği bölgenin durumuna ve gelişme zamanına
göre değişmekle
beraber özellikle yaz aylarında her
biçimde 2-3 kez sulanması gerekmektedir.
iyi bir şekilde gübreleme, verime çok etkide bulunur. Gübrenin bir kısmı da her biçimden sonra verilmesinin,
uygun
olduğu
belirtilmektedir. Dekara 6-8
kg
azot vermek, yeterlidir.
HASAT- BiÇiM:
Genellikle yılda 3
kez
ve çiçeklenmeden hemen önceki devrede biçilmesi uygundur. Yaprakların,
ağustos
ayında çok
fena koktuğunu,
bu nedenle Haziran ayında daha çiçek
açmadan
biçilip kurutulması gerektiği belirtilmektedir.
Biçimi, toprak seviyesinden 5-10 cm yukarıdan yapılır.
Ayrıca son
biçimin çok geç kalmaması,
kışı geçirebilmesi için son biçimden
sonra biraz sürgün vermesi gerektiği, biçilen yeşil herbanın
bastırmaya karşı çok hassas olduğu, bu nedenle biçilen yeşil herbanın bastırmaya karşı çok hassas olduğu, bu nedenle biçilen yeşil herbanın taşınması esnasında bastırılması halinde basılan yerlerin kurutma
esnasında siyaha dönüştüğünü, bunun ise kaliteyi çok olumsuz
etkilediği kaydedilmektedir. Oğulotunun haziran
ayında çiğden sonra ve kuru zamanlarda toplanması gerektiği,
böyle olmazsa bitkide kötü bir
koku oluştuğu ve her türlü kullanma
özelliğini kaybettiği belirtilmektedir.
Küçük işletmelerde biçimden hemen sonra sap yaprak ayrımı yapılarak kurutulduğu büyük işletmelerde ise biçimden hemen sonra yeşil herbanın küçük parçalara ayrıldığı, bu parçaların vantilasyonla ve sap yaprak
kısımlarının ayrıldığı, fakat bu yöntemle
elde edilen droğun pek
kaliteli
olmadığı, çünkü içinde belli
ölçüde sap parçacıkları
bulunduğu ayrıca parçalanmaile yapraklarda önemli
uçucu yağ kaybı söz
konusu olduğu belirtilmektedir.
KURUTMA:
Biçimden hemen sonra kurutmanın yapılması gerekmektedir. Aksi halde
yaprakların rengi koyulaşmakta hatta koyu kahverengiye dönüşmektedir. Kurutma sıcaklığının 20-35 c arasında olması
40 c yi geçmemesi
istenir. Bitkinin tümünü iyi havalanan bir yerde, serili olarak yarı yarıya gölgede veya güneş'te
kurutulabileceğini bildirmektedir.
VERiM:
Oğulotunun verimi, dikim zamanında, ekolojik
şartlara göre büyük varyasyon göstermekte, özellikle ilk yıl
verim düşük olmakta, ikinci yıldan itibaren arttığı, yeşil herba veriminin ilk yıl 200-1000 kg/da, ikinci yıl 1000-2000 kg/da arasında değiştiği, buna göre kuru drog yaprak miktarı dekara 100-200 kg civarında elde
edildiği belirtilmektedir.
MUHAFAZA, AMBALAJ VE PAZARLAMA:
Küçük demetler
halinde asıl
olarak
saklanabileceği veya bitkinin
tüm özelliklerinin toplandığı, yaprakların muhafazası gerekli
olduğu belirtilmektedir.
Güneş ışınlarından korunmuş, nemsiz, havalanması iyi depolarda muhafaza edilmelidir. Küçük paketler veya poşetler halinde
uygun şekilde
ambalajlanarak pazarlanır.
EKONOMiK ÖNEMi:
Oğulotu, doğal olarak yetişebildiği gibi, Avrupa ülkelerinde kültürü
yapılmaktadır. Ülkemizde kültüre alma çalışmaları, devam etmektedir. istatistiki kayıtlarda
ülkemizdeki üretime dair herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Fakat birçok yerde doğada kendiliğinden yetiştiği bilinmektedir.
ithalat: Oğulotunun ithalatı ülkemizde drog olarak yapıldığına dair istatistiki bir kayda rastlanmamıştır.
Ancak,
uçucu yağ ithalatının yapıldığı
belirtilmektedir.
ihracat: Ülkemizde oğulotunun ihracatının
yapıldığını gösteren bir kayıta rastlanmamıştır. Bu bitkinin üretimi belli bir plan ve program
dahilinde yapıldığında
ihracaatı yapılan
bitkiler arsında kolaylıkla yeralabileceği
söylenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder