Ülkemizde BM’nin geçmişi ve bu konuda yapılmış çalışmalar Prof.
Dr. Akif KANSU, Prof. Dr. Nedim UYGUN, Prof. Dr. Neşet KILINÇER gibi uzun yıllar bu konuda çok değerli çalışmalar yapmış olan araştırmacılar tarafından son derece güzel bir şekilde özetlenmiş ve Biyolojik Mücadele
Kongrelerinde bildiri olarak sunulmuştur. Ayrıca ülkemizde
BM konusunda yapılan araştırma çalışmaları Biyolojik Mücadele Derneği tarafından yayınlanan “Türkiye Biyolojik Dergisinde” yayınlanmaktadır. Bu konularda çok
daha geniş bilgi
ve
güncel araştırma sonuçları Biyolojik Mücadele Derneği internet sayfası http://www.biyolojikmucadele.org. tr’dan
elde edilebilir. Ülkemizdeki BM çalışmalarının tamamına bu kitapta yer vermek mümkün olmadığından bu bölümde ülkemizdeki BM çalışmalarının kısa tarihçesini
ve dönüm noktalarını vermeye çalıştık. Aşağıda yapılan sınıflandırma yalnızca bu tarihçeyi ve dönüm noktalarını anlamayı kolaylaştırmak içindir.
1.1.
Osmanlı Dönemi
Ülkemizde BM çalışmaları Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Bu dönemde daha çok faydalı böceklerin yurt dışından getirilerek sorun yaşanan yerlere salınması şeklinde çalışmalar yapılmıştır. İlk olarak 1910 yılında narenciye bahçelerinde ve bazı meyvelerde zararlı olan Torbalı koşnil (Iceria purchasi) ile mücadele maksadıyla o tarihte Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olan Sakız Adası’ndan Rodolia cardinalis isimli predatör gelin böceği getirtilerek turunçgil bahçelerine salınmıştır. Torbalı koşnil sorununun çözümü için diğer bir pretadör böcek olan Chilocorus bipustulatus ise 1920’de yine yurt dışından getirilerek kullanılmıştır. Daha sonra bu
sorunun
çözümü için 1922 yılında Fransa’dan
Rodolia cardinalis getirtilerek İstanbul da bulunan Halkalı Ziraat Mektebinde üretilmiş ve gerekli yerlerde kullanılmıştır. Bu çalışmaların diğer bir örneği ise Elma pamuklubiti’ne karşı kullanılmak üzere Fransa’dan getirtilip, Kuzeybatı Anadolu’da bazı yörelere salınmış bir parazitoid olan Aphelinus mali.’dir.
Osmanlı döneminde yapılan bu az sayıda çalışmanın bize gösterdiği iki önemli husus vardır, Bunlardan ilki Osmanlı döneminde BM çalışmalarına verilen önem, diğeri ise faydalı böceklerin getirilip salınması sonucu elde edilen faydanın görülerek yerel de üretim çalışmalarının başlamış olmasıdır.
1.2. Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyetin kurulması ile birlikte kısa zamanda tarım eğitimi ve yayım faaliyetleri çalışmalarına başlanmış, BM konusundaki yaklaşım ise Osmanlı
dönemindekine benzer
olarak
faydalıların ithal
edilerek
yerleştirilmesi ve yerelde üretim imkânların geliştirilmesi olmuştur. Bu amaçla 1931 yılında Ege bölgesinde incirlerde zararlı İncir kurduna karşı Bracon hebetor adlı parazitoid getirtilerek incir alanlarına salınmış ve günümüze kadar başarılı bir şekilde ekosistemde yerleşmesi sağlanmıştır. Yine daha önce ithal edilmiş olan Aphelinus mali 1931 ve 1934 yıllarında İsrail’den getirtilerek bazı elma bölgelerimize salınmıştır. Yine daha önce Osmanlı döneminde getirtilmiş olan R.cardinalis’in yurtdışından üçüncü defa ithali ise 1932 veya 1933 yılında Mısır’dan yapılmış olup, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsüne verilen böcekler burada üretime alınmış ve salımı yapılmıştır. Daha sonra, Çukurova Bölgesine gönderilerek buraya yerleşmesi sağlanmıştır. Bu dönemde yine 1933 yılında Dut kabuklu bitine karşı Prospaltella berlesei ithal edilerek ülkemize yerleşmesi sağlanmıştır.
Uzun yıllar bu
şekilde giden çalışmalar sonucunda BM’nin
önemi fark edilmiş ve 1965 yılında Antalya’da “Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu” kurulmuştur. Bu araştırma istasyonun ilk çalışmalarından biri turunçgil alanlarında sorun olan Unlubitin mücadelesinde
kullanılmak üzere 1970’li yılların
başında ABD’den
Cryptolaemus montrouzieri ve Leptomastix dactylopii getirilerek üretimi yapılmış ve sorun olan alanlara salınarak mücadelede kullanılmıştır. Antalya Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu 1982 yılında “Araştırma Enstitüsü” hüviyetine kavuşmuş, ayrıca 1987 yılındaki Bakanlık reorganizasyonu sırasında Zirai Mücadele Araştırma Enstitüleri bünyesinde “Biyolojik Mücadele” bölümleri açılmıştır. Bu dönemde yapılan önemli çalışmalardan biri de
Doğu
Akdeniz Bölgesi’nde 1990’lı yıllarda önemli bir sorun haline gelen
Turunçgil beyazsineği (Dialeurodes citri (Ashm.))’nin BM’si amacıyla Türkiye’de ilk defa Doğu Karadeniz
Bölgesi’nde tespit edilen avcı böcek Serangium parcesetosum Siccard. Doğu Akdeniz Bölgesine getirilerek yerleştirilmesidir.
Araştırma ve yayım çalışmalarına paralel olarak farklı faydalı böceklerin üretim ve salım çalışmalarına devam edilmiş ve 1994 yılında Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde polifag bir
parazitoid olan Trichogramma spp. üretilmiştir. Bu parazitoid başta Mısırkurdu Ostrinia nubilalis ve elma içkurdu Cydia pomonella için başarılı bir
şekilde kullanılmıştır. Devam eden çalışmalar neticesinde ülkemizde
uzun yıllardır sorun olan süne için 2001 yılından itibaren Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde parazitiod Trissolcus spp. üretimine başlanmış ve süne tehdidi altında olan alanlara salımı yapılmıştır. Trissolcus üretim çalışmaları sonraki yıllarda Konya ve Kırklareli illerinde
de yapılarak 2012 yılı sonuna kadar doğaya yaklaşık 73 milyon adet Trissolcus spp. salımı yapılmıştır. Bu uygulama ve havadan uçakla süne mücadelesinin yasaklanmasının en iyi destekçisi olmuş ve kamuoyunda yankı uyandırmıştır.
Cumhuriyet dönemi olarak anlatılmaya çalışılan bu dönemde gerek kimyasal mücadelenin popülerliği gerekse birim alana ürün artışında hedeflenen noktalara gelinmesi için
yapılan ulusal planlama çalışmalarından dolayı BM konusunda istenen hedeflere ulaşılamamıştır. Fakat BM ile ilgili akademik ve uygulamaya yönelik çalışmalar sürekli gündemde olmuş ve desteklenmiştir.
1.3.
Yeni Dönem 2010
Diğer iki dönem kronolojik olarak birbirinden ayrılsa bile yaklaşım
ve
uygulama acısından birbirine benzerdir. Bu döneme yeni dönem denmesinin asıl nedeni olayın kronolojik olarak bulunduğu yer değil, paradigma değişikliğidir. Bu paradigma değişikliği özelde BM’ye olan yaklaşımdaki değişiklik değil bitki sağlığındaki paradigma değişikliğidir. Bu değişimin ana unsurları ise kabul edilmelidir ki ne akademik çevreler ne de üretici veya tedarikçilerdir. Yeni dönemin ana failleri daha çok duyarlı tüketiciler, çevre ve biyolojik çeşitlilik konusundaki hassas toplum kesimleri ve bilinçli üreticiler ile bu süreci yönetmeye çalışan kamu otoritesidir.
Yeni dönemi 2010 yılı olarak kabul etmek mümkündür. Çünkü bu tarihten önce kalıntıdan kaynaklanan ihracat sorunları, artan refaha bağlı olarak kamuoyunda tüketilen yaş meyve ve sebze ile ilgili kalıntı sorunları ve Biyogüvenlik kanunu sürecinde GDO’lu bitkisel üretimin ve gıda tüketimin yaratacağı muhtemel sorunlar yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Bu tartışmalar sürerken 2009 yılında diğer bir tetikleyici unsur olan Domates güvesi (Tuta absuluta) ülkemize bulaşmıştır. Domates gibi insanımızın
özellikle çiğ olarak yoğun bir şekilde tükettiği ve önemli bir ihraç kalemi sebze için yoğun kimyasal kullanımın önüne geçmek için 2010 yılında BM’de kullanılan ajanların desteklenmesine karar verilmiştir. Üreticilere verilen bu desteğin yanında yine 2010 yılında özel sektöre Domates güvesinin
(Tuta absuluta ) BM’sinde kullanılmak üzere kitlesel faydalı böcek üretimi için de bir ilk olarak destek verilmiştir.
Bu çalışmalarla birlikte Bakanlık araştırma kuruluşları ile araştırma yönetimi de bu konudaki ihtiyacın farkında olarak ilk 2010 yılında Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsünü BM İhtisas Enstitüsü olarak kabul etmiş, 2011 yılındaki Bakanlık yeniden
yapılanması sırasında ise adı geçen enstitüyü “Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu” olarak görevlendirmiştir.
Bu tartışmalar ışığında yürüyen AB uyum sürecine bağlı olarak 2010 yılında 5996 sayılı kanunun yayınlanması dönüm noktası olmuştur. Bu kanun her ne kadar 2011 yılında yürürlüğe girmişse de gıda güvenilirliğini esas alan ve ruhunda denetim, kontrol ve cezalandırma faaliyetleri ile sorumluluk paylaşımı yer aldığından BM faaliyetlerini tetikleyici rol almış ve 2010 yılında BM ajanı kullanan üreticilere destekleme faaliyeti başlamıştır. BM açısından bu planlı destekleme
faaliyetinin başladığı yıl olan 2010 ve takip eden 2011 ve 2012 yıllarında destekleme bütçesi artarak ve daha geniş alanı kapsayacak şekilde gelişmiştir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2012 yılında yaptığı 2013-17 beş yıllık stratejik planında ise ilk kez BM yer bulmuş ve 2023
hedefi olarak Zirai Mücadele faaliyetlerinin %25’nin BM olarak yapılması hedeflenmiştir. Aynı tarihlerde Ankara Üniversitesi Faydalı böcek üretim merkezi ile Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi BM merkezleri hizmete girmiştir. Tüm bu gelişmeler neticesinde “Yeni Dönem” olarak 2010 yılı ve sonrasını tanımlamak doğru bir yaklaşım gibi görünmektedir. Bu dönemin
en belirgin özelliği ise BM’nin daha geniş kesimlerin ilgisini
çekmesi, kamu otoritesi tarafından öncelikli kabul edilmesi ve bu nedenden dolayı destekleme kapsamına alınmasıdır.
BM’nin en başarılı ve yaygın bir şekilde kullanılacağı alanlardan biriside orman ekosistemleridir. Ülkemizde bu konuda Orman ve Su İşleri
Bakanlığına bağlı
Orman
Genel Müdürlüğü’nün
Orman
Bölge
Müdürlükleri bünyesinde “Biyolojik Mücadele Laboratuvarları” kurulmuş olup bu laboratuvarlarda üretim ve araştırma çalışmaları yapılmaktadır. Özellikle son yıllarda Türkiye ormanlarında büyük bir sorun haline gelen çam kese böceği mücadelesinde kullanılan Calosoma sycophanta yetiştirilmesi ve salım çalışmaları yapılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder